Temel olarak yolcu taşımakta kullanılan içten yanmalı motorlu,dört tekerlekli taşıt. Öz itmeli taşıt düşüncesi daha 15.yüzyılın ortalarında geliştirilmiş ve bu tür bir aracın yay, zemberek gibi aletlerin yardımıyla ya da rüzgarın itme etkisiyle hareket ettirilebileceği düşünülmüştü. Ama gerçek anlamdaki ilk otomobili 1769’da Fransız mucit Nicolas- Joseph Cugnot’nun geliştirdiği kabul edilir. Bir top arabası olarak tasarımlanan ve buhar gücüyle çalışan bu araç üç tekerlekliydi,saatte 3,6 km hızla yol alabiliyor ve dört yolcu taşıyabiliyordu. 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere’de buhar gücüyle çalışan çok sayıda taşıt yapıldı; ama bunlar son derece gürültülü araçlardı,çevreye kötü koku yayıyorlardı ve buhar kazanlarının patlama olasılığı nedeniyle oldukça tehlikeliydiler. 1876’da Alman mühendis Niklaus August Otto dört zamanlı benzin motorunu geliştirdi, ama 20.yüzyılın başlarına değin otomobillerde temel itici güç kaynağı olarak buhar ve elektrikten yararlanmaya devam edildi.Bu dönemde hızla yaygınlaşan benzin motorlu otomobiller elektriklilere oranla daha hızlıydılar, uzun yolculuklar için daha uygundular ve buharlı otomobillere oranla daha az bakım gerektiriyorlardı. Avrupa’da otomobil sanayisinin öncüleri, 1880’lerde Almanya’da bu işe girişen Gottlieb Daimler ve Karl Benz’di (şirketleri daha sonra birleşti). ABD’deki ilk otomobil yapımcıları ise Ramson Eli Olds ile Alexander ve James Packard’dır. 1898’de ABD’de otomobil üreten şirket sayısı 50 iken, 1908’de bu sayı 241’e yükseldi. Aynı yıl Henry Ford otomobil sanayisinde seri üretim yöntemini uygulamaya koyarak bu alanda yeni bir çığır başlattı; ucuz, seri ve bakımı kolay “T modeli” otomobilleri piyasaya sürdü. “T modeli” otomobili bir zengin oyuncağı olmaktan çıkartarak, orta gelir grubundan herkesin para yatırabileceği bir mal haline getirdi; otomobil 1920’lerin sonunda modern sanayileşmiş ülkelerde sıradan bir taşıt durumuna geldi.